Yorgun olan Lee Jong Suk çekim yerinde yürürken setteki personelleri selamladıktan hemen sonra soyunma odasına girdi. Geçmiş röportajlarında, kendisinin yabancılarla (tanımadığı kişilerle) birlikte çalıştığında oldukça utangaç hissettiğini ifade etmişti. Kendi fotoğrafları çekilirken veya çekilenleri kontrol ettiği sıralarda herhangi özel bir şey söylemedi.
Editör, herhangi bir sorunun çıkıp çıkmayacağından endişe duymasına rağmen, başkalarına kolayca açılamamasının Jong Suk'un karakteri olduğunun farkında. Lee Jong Suk, kendi inisiyatifini kullanarak editöre şu soruyu sordu: "Bugün çekilen fotoğraflar nasıl gidiyor? Bundan hoşnut oldunuz mu?
Öncelikle yeni girilen bir atmosferde sessizliği kırmak kolay bir şey değildir. Diğer bir açıdan bakarsak, bu durum Jong Suk'un bu çekimlere pek çok düşünce ile girmiş olduğu anlamına geliyor. Bu şekilde, Lee Jong-suk yavaşça etrafını gözlemleyerek ve ilgilenerek en iyi pozisyonları ayarlamaya çalışıp diğerleriyle işbirliği yapıyor.
Aslında, dergi çekme tecrübesine sahip bir oyuncuyu yepyeni bir konsepte sokmak önemli bir sorun. Çok fazla düşüncenin ardından, editör, kendi orjinal görünümünü büyük ölçüde değiştirmeden sunmamasını önerdi. Fotoğraflar Lee Jong Suk'un rahat ve huzurlu yüz ifadesini içeriyor. Jong Suk yüzünü yumuşatmaya çalışırken hala ne şekle sokması gerektiğini bilemiyordu.
Geçici bile olsa bu iyi. Lee Jong Suk'un, mutlu gündelik hayatına bakan tarafı.
Yaşlı şair
onun düşünceleri parlak,dürüst ve derin olarak tanımladı. Onun ne aldatıcı savunması ne çiçekli tatlı sözleri var. O gerçeklere sadık birisi.
Geçen yılın sonunda şiir koleksiyonu "Hepsi Senin Suçun" Lee Jong Suk ve şair Na Tae Joo tarafından ortaklaşa yayımlandı. Na Tae
Joo kitabın başlangıcında Lee Jong Suk'un
yaşamın ve şiirin gerçeğini bilen bir aktör olduğunu belirtti. Ama Lee Jong Suk şiiri çok fazla anlamadığını yazdı. Çünkü o "Flowers" şiirini School 2013 'te ezbere okumuştu. Ve o şiiri nasıl ifade edileceğini en iyi bilen kişi
gibi görünüyordu. Ek
olarak,aktör aşk,üzüntü gibi birçok rolü kendi algılarıyla özümserken,şairler
şiirler vasıtasıyla insanlara ulaştı.
Bugünkü diyaloğu kullanarak Lee Jong Suk röportajlarının çoğuyla tek cümle ile temsili bir özet yapacak olursak, bu mütevazi aktör sahip olduğu
yetenekleri asla farketmeyecekmiş gibi görünüyor ancak o
kendi kusurlarından dolayı her zaman sıkıntı duyacak. O dizi çekimleri
boyunca sayısız zorluklar deneyimledi ama burada asla değişmeyecek bir şey varsa o da samimi olmasıdır. Fakat
bunun sonucu olarak hayat kuralı gibi,samimi bir tutum takınması bazen olumsuz
sonuçlar doğurabilir,bu yüzden bu samimiliği ne kadar devam ettirebileceği konusunda sıkıntı
çekiyor.
İyi bir
insan olmayı geçen akşam ve bu akşam hayal etti hatta
gelecek gün şafak vakti gelene kadar hayal
edecek.Na Tae Lee Jong Suk'u hakiki bir insan olarak görüyor."Düşünceleri
parlak,dürüst ve
derin. Onun ne nahoş defansı yada süsülü albenisi var. O gerçeklere sadık birisi." Böyle bir genç yaşta sadece tek sefer değil yirmi yıldan
fazla süre o böyle yaşıyacak. Yaşlı bir adamın sözlerinden alıntı yapacağım " Onu ne kadar çok sevdiğimizi
biliyorsa, ne kadar güzel olurdu."
S: Şair Na Tae-joo’nun yaşı, yaşadığı yer ve uzmanlık
alanları senden çok farklı, onunla çalışmak senin için oldukça ilginç bir
deneyim olmuş olmalı.
LJS: Onun şiirlerindeki aşk ve veda olguları her insanın
tecrübe edebileceği şekilde ifade edilmişti. Özellikle veda hakkında yazdığı
şiirleri okuyunca üzüldüm ve hassaslaştım. Onunla tanışmadan önce, acaba
buhranlı biri mi diye düşünüyordum. Ama onunla yüz yüze tanıştıktan sonra, çok
sıcakkanlı bir beyefendi olduğunu fark ettim.
Bana, kıdemlim olarak birçok şeyden bahsetti ve bunun için ona
minnettarım. Gençken, yetişkinlerin düşünceleri ve söyledikleri bana gereksiz
ve içi boş gelirdi. Ama şu anda, onların söylediği her bir kelimenin yürekten
dinlenilmesi gerektiğini düşünüyorum.
S: Peki, özel bir şey öğrendin mi?
LJS: Bazı insanlar sabahın erken saatlerinde, bir olaya dair
akıllarına gelen şeyleri kağıda döküyor. Ama daha sonradan bakınca, yazdıkları şeyleri
sıkıcı buluyorlar. Bu durum ile ilgili ona bir soru sormuştum. Bana,
diğerlerini önemsememi, onlara göre şekil almamamı ve olmadığım biri gibi
davranmamamı söyledi.
S: Böyle bir projenin içinde olmak , şiir tasarlamak, aktör
Lee Jong Suk’tan beklenen şeyler değil. Yavaş yavaş farklı alanlara yöneliyor
olmaktan dolayı mutlu musun?
LJS: Oldukça ilginç bir duygu. Farklı ve bilinmeye birçok
alan hakkında yeni şeyler öğrendim. İnsanların hikayeleri gerçekten inanılmaz.
Birçok insan zor zamanlardan geçiyor. Pes etmek mi? Başka seçenekleri yok mu?
Bu gibi şeyler hakkında endişeleniyordum. Uzmanlık alanım olmayan bu tip
şeyleri daha iyi kavradıktan sonra işime daha özverili bir şekilde
yaklaşacağım.
S: Aktörler, oyunculuk yaparken birçok değişik hayat ve
kariyeri tecrübe ediyorlar. Bu, çok farklı bir şey, değil mi?
LJS: Oyunculuğun en çekici yanı nedir diye oyunculara
soracak olsanız, birçoğu farklı hayatları tecrübe edebiliyor olmak diyecektir.
En azından ben böyle düşünüyorum. Ama zaman geçtikçe, bir aktör olarak bu
anların aslında performansımızı sergilemek için yapmak zorunda olduğumuz
görevler olduğunu fark ettim. Bir aktör olarak, doktor ya da savcıyı
canlandırmam sadece tıbbi terimler ya da hukuki terimleri ezberlemem gerektiği
anlamına geliyor.
S: Kitapta en sevdiğin şiir hangisi?
LJS: “The Way of Life” isimli bir şiir var.
“Seni özlediğim günler resim yapıyorum
Böyle günlerde şarkı dinleyip, hüzünleniyorum
Kalan günlerimi de seni özleyerek geçiriyorum”
Şiirin isimi dahil her şeyini çok sevdim o yüzden
ezberledim. Ayrıca, “It’s Snowing” şiirinin son dizesini çok seviyorum. “Seni,
bu dünyada bulabileceğim tek bir yer bile yok.”. Şiirin dördüncü bölümü,
hayranlara söylemek istediğim ya da onların bana hazırladıkları hikayeler
hakkında. Son bölüm, benimle ortak yönleri olan hikayelerden oluşuyor. Tüm bu
çalışma süreci oldukça ilginçti.
S: Muhabir, doktor, savcı gibi birçok farklı rollerde
oynadın. Ve insanlar bu karakterleri çok sevdi. “School 2013” dizisinden Ko
Nam-sun, “I Can Hear Your Voice”tan Park Soo-ha, “Pinocchio”dan Choi Dal-po,
“While You Were Sleeping” dizisinden Jeong Jae Chan, “Doctor Stranger” dan Park
Hoon, “W” dan Kang Chul, “Secret Garden”dan Sean gibi bir sürü karaktere hayat
verdin. Karşı konulmaz bir durumun içerisinde olsaydın ve hayatına bu saydığım
karakterlerden biri olarak devam etmek zorunda olsaydın hangisini seçerdin?
LJS: Zor bir soru. Karakterler hiçbir zaman ölmüyor,
yaşamaya devam ediyorlar. İlla ki seçim yapmam gerekirse sanırım “While You
Were Sleeping”ten Jeong Jae-chan’ı seçerdim. Çok trajik olduğunu düşünmüyorum.
Mutluluğu ve ilginç şeyleri yakaladığın sahnelerin olması güzel bir şey.
S: Sanırım "While You Were Sleeping" son bölüm hayranlar için özel bir bonus, değil mi? Eşsiz aegyonuzla dolu.
LJS: " While You Were Sleeping " diğer televizyon dizilerinden daha huzur verici. Bu nedenle, dağınık bir görüntü veya gösterişsiz görüntü göstermek istiyorum; ayrıca Kim Won-hae senbae'den çok yardım aldım. TV dizisi bittikten sonra bile derin bir his bırakan tek kişi o. Aynı şey, "Doctor Stranger" da Kim Sang-joong sunbaede de geçerli. Her ikisi de çok yakışıklı ve hedeflerim benim. Umarım onlar gibi bir aktör haline gelebilirim.
S: Genel olarak, tüm aktörler çok samimisin ve aralanızdaki ilişki dramadan da anlaşılabilir. Bana aktör Jung Hae-in ile Japonya'ya gittiğiniz söylendi.
LJS: Onun TV draması tamamladıktan sonra bir kez daha Japonya'ya gitmeyi planlıyorduk, ancak zamanlamaya göre yapılabilir mi bilmiyorum. Garip ki "While You Were Sleeping" oynarken çok rahattım. Kıdemli olarak, örnek olmak için çok çalışmak istiyordum, fakat ruh halinin aksine, onlar gerçekten çok iyi insanlar ve şimdi hep kalbimde yaşıyorlar. Jung Hae-in, sürekli oynadığı için çok yorgun olmalı. Sang-yeob hyung'la sık sık buluşuyor ve oyunculuk becerileri hakkında çok sohbet ediyorum. O da oyunculuğa çok ilgi duyuyor, bu yüzden daha fazla hikaye paylaşmak istiyor.
S: Yazar Park Hye-ryun da bahsetmemiz gereken birisi. TV dramaları her zaman toplum hakkında ağır bir mesaj taşıyor. Senin fikrine göre, seninle yankı uyandıran herhangi bir konu var mı?
LJS: Ben "Pinocchio" yu seçerdim. Bence yanlış bir bilgilendirme yapıldığında medyanın nasıl tepki verdiğini gösteren çok gerçekçi bir hikaye. "While You Were Sleeping" de mahkeme savaşında elverişli bir konuma gelmek için kamuoyunu yöneten benzer kısıma sahip. Böyle şeyleri gördüğümde, toplumun gerçek hayatta böyle olmasına rağmen korkunç olduğunu düşünüyorum.
S: Haberin kahramanı olarak, Jong-suk ssi'nin, sen de aynı şekilde hissetmiş olmalısın? Şimdiye kadar oynadığın rollerin çoğu karakter açısından çok dürüsttü. Doğruluk nedir?
LJS: Öncelikle, Park Hye-ryun senariatin tasvir ettiği adil, akılsız, samimi ve dürüst karakterlerden hoşlanıyorum. Kişisel olarak, bazen yanlış anlaşılabileceğim halde dürüst olmak için elimden geleni yapmak istiyorum. Öncelikle, eğer Lee Jong-suk'a sorarsak, doğruluk nedir, en üst düzeyde samimiyet mi?
S: Seni bir TV drama hayranı olarak merak ediyorum. Hayatının TV dizileri hangileri?
LJS: "Time Between Dog and Wolf", "Worlds Within" ve "Pinocchio", kemdim oynadığım halde,fakat gerçekten iyi bir çalışma parçası.
S: En çekici erkek karakter olarak kimi düşündüğünü söyleyebilir misin?
LJS: Robert Downey tarafından oynanan Iron Man. O tamamen zeka ve mizahla dolu. Bazı güçsüzlükleri olmasına rağmen o hala mükemmel ve orta yaşlarda bir adamın karizmasını büyük ölçüde gösterebiliyor.
S: "O çok iyi bir aktör." diyebileceğin bir oyuncu var mı?
LJS: Son zamanlarda "Wise Prison Life" izledim ve Hanyang rolünü oynayan aktör Lee Kyu Hyung dizide gerçekten iyiydi. Yetişkin bir adamın da tatlı ve sevimli olabildiğini gösterdi. O sakin bir karakterdi ama yine de canlı ve gerçekçi bir performans gösterebildi. İzlerken çok şey öğrendim ve düşündüm. "Wise Prison Life" dizisindeki tüm oyuncular harika. Her biri farklı rollerde oynadığı için başkalarının oynayışlarını izlerken biz de oyunculuk hakkında çok şey öğrenebiliyoruz. Ve Jung Hae In gerçekten çok yakışıklı, onu çok kıskanıyorum. Bu bir hediye.
S: Senin de görünüşün bir hediye aynı zamanda
LJS: Aslında ben aşağılık duygusuna sahibim. Çaylaklık zamanımdan beri 30 yaşıma gelmeyi istedim. İnsanların gözünde güçlü bir zayıf ince biri etkisi bıraktım ve 30 yaşımdan sonra büyük bir değişikliğin olup olamayacağını merak ediyordum. Belki benim oyunculuğumla biraz olsun değişmiştir? Ama çok çarpıcı gözükmüyor.
S: Yaş günden güne biriktirdiğimiz bir şey sadece
LJS: 30 yaşıma geldiğimde daha olgun ve daha iyi bir insan olabileceğimi düşünürdüm ama kolay değil. Karmakarışık bir hayat yaşıyorum bu yüzden iyi uyuyamıyorum ve sürekli cevabını bulamadığım şeylerle mücadele ediyorum.
S: Çok şey başardın ve her işi güzel yaptın. Ama memnun kalmadığın şeyler var mı?
LJS: Bundan ben de emin değilim. Bu son zamanlardaki röportajlarımda hep olan bir soru. Bazı dileklerimin gerçek olduğu ve diğerlerinin gözünde benim çoktan başarılı olduğumu sonrasında ne yapmak istediğim gibi bu tarz sorular. Aslında mutlu hissetmiyorum. Arkadaşlarıma hep nasıl mutlu hayat yaşanması gerektiğini soruyorum. Bu en çok cevabını bulmak istediğim soru.
S: Cevabını buldun mu?
LJS: Hayır, henüz bulamadım. Ama son zamanlarda daha iyi hissediyorum.Bazen "İşte bu mutluluk" diye düşünüyorum. Dün gece uzun zamandır gitmediğim internet kafeye iş arkadaşlarımla gittim. 4 adam birilikte oturduk ve son zamanlarda popüler olmayan bir oyun oynadık ama çok eğlenceliydi.Bugün çekim sırasında birden yorgun hissettim ve çikolata yedim o an "Ah, işte mutluluk bu" diye hissettim. Çok yorgun olunca her şeyi bir anlığına bırakmak istiyorum. Hala vazgeçemeyeceğim çok şey var. Ama şimdilerde biraz daha sakinim ve bu düşünce takıntısını kolaya alıyorum.
S: Büyümek için büyük bir arzun var görünüyor. Peki en hızlı büyüme dönemin hangi zamandı?
LJS: "Doctor Stranger" zamanıydı. Bir çok yönden çok yorucuydu. En iyimi yaptığımı söyleyebilirim. O zamanlar şuandan 15 kilo zayıftım. Benim ilk başrolüm olduğu için çok gergindim ve hata yapmamam gerektiği sürekli kafamda çalıyordu. Sanırım ilk defa oyunculuğumun olgun tarafını gösterebilmiştim. Park Hoon insanları üzen bir karakterdi. Şimdi bile iyi bir iş çıktığı için onu övmek istiyorum.
S: Bugünkü saç stilin Park Hoon'unkine benziyor.
S: 20'lerin hakkında herhangi bir pişmanlığın ve özlemin var mı?
Jong Suk: Pişman olduğum bir şey yok gibi duruyor. Aşağılık duygum olmasına rağmen 20'lerimde ciddi yaşadım çünkü iyi bir performans göstermek istedim. Oyuncu olarak doğmadım bu yüzden çok fazla TV dizileri izledim. Eğer pişman olduğum bir şey varsa arkadaşlarımla çok fazla takılmamamdı ve çok fazla arkadaşım yoktu.Diğer oyuncularla devam eden bir arkadaşlığa sahip olmakta zorlanıyorum. Ama son zamanlarda bazı oyuncularla yeni bir arkadaşlığım var ve güzel hissettiriyor. Şu an seyahatle ilgiliyiz. Bu çok ilgi çekici ama düşündüğümden daha çok pahalı.
S: Son zamanlarda dinlediğin favori şarkıların nelerdir?
LJS: Belki TWICE. Onlar beni ferah hissettiriyor. Şimdi ben yaşlı bir amca mıyım?(Güler)
S: Ben kadın olmama rağmen bence de onlar ferah. Önceki röportajlarında izleyicilerle beğenilerinin aynı olduğunu söylemiştin. Eğer bu şarkının güzel olduğunu düşünüyorsan öyleyse listelerde zirvede olabilir
Jong Suk: Bu benim listelerde popüler olan şarkıları dinlememle alakalı. İnsanların sevdiklerini ben de seviyorum.
S: Sence en ideal aşk nedir?
Jong Suk: Bana göre sevdiğine kendiden daha fazla değer verip seviyorsa bu ideal aşk değil midir? Bazen ben bile düşüncelerimin gerçekçi olmadığını düşünüyorum.
S: Hayatında sürdürdüğün bir kural var mı?
LJS: Daha açık yürekli ve dürüst olmak istiyorum. Ama çok kolay değil bu yüzden böyle yaşamak mümkün mü bilmiyorum. Özellikle benim gibi bir kariyerde bazı şeyler yaptığımda istenmeyen sonuçlar oluşabilir. Bu yüzden her zaman bunu düşünürken sıkıntı çekiyorum.
S: Açıkçası bunlar yanlış anlaşılmalara neden olacak.
LJS: Çok fazla bu yüzden bırak olsun. Her şeyi bırakmayı da düşünüyorum ve "Hayatın Kuralları"nı araştırıyorum. Eğer bunu yapsam tepkin ne olurdu? Başkalarına nasıl biri olduğumu sorduğumda "güvenilir ve dürüst" cevabını duymak istiyorum. Belki bir gün.. İyi bir insan olmak için uğraşıyorum.
S: Dizileri içeren projelerin hepsini büyük bir sorumluluk duygusuyla bitirdin. Bu senin bazı yollarla sıkı çalışmanı göstermez mi?
S: Oyunculuğunun özel bir çekiciliği var. Örneğin güzel bir sesin var replikleri ifade edişin bile hatırlanacak kadar mükemmel
LJS: Obsesif-kompulsif bozukluğum olduğu için her cümleyi ve kelimeyi dikkatlice değerlendiriyorum. Normal hayatta konuşma becerim yok. Sonuç olarak Park Hye Ryun ve oyunculuk hocamın söylediği "Genellikle konuşurken kendine güveninin de olması gerek."
S: Şubat'ta Sevgililer Günü var sence Jong Suk'un düşüncesini temsil eden en tatlı kelime nedir?
LJS: Klişe ya da sıkıcı bir kelime söylemek istemiyorum. Bu zor. Peki ya sen muhabir?
S: Aslında benim de özel bir kelimem yok.
LJS: Zor, değil mi? (Güler) Eğer bu soruyu cevaplayacaksam çok düşüneceğim. Peki ya röportaj yayınlandıktan sonra ismim gündemde üst sırada olursa ? Ya da haber olarak yayınlanırsa? Herhangi bir yanlış anlaşılma olacak mı? Bu konuda dürüst olacağım..
S: Bu şaşırtıcı. Genelde tüm haber muhabirleri sır olayları elde etmek ister.
LJS: Belki ben biraz çelişkili olduğum için. Aktörler kendilerini başkalarına göstermeli ama ben görünmekten ve ilgiden rahatsızım (kendi görüşüme göre) Ah şimdi Sevgililer gününü düşünürken aklıma en tatlı kelime geldi. TV dizisi "Temperature Of Love" -"What are you doing?" Bir diğer deyişle bu "Seni özledim" Çok acıklı ve birinin kalbini ifade etmesinde mükemmel olabilir. Sevgililer arasında en tatlı kelime "Ne yapıyorsun?" olmalı.
KAYNAK: Jshine / Baidu
ÇEVİRİ: -KYelfnur-
-LifeLoveBeauty
Feyzahyunah
KAYNAK: Jshine / Baidu
ÇEVİRİ: -KYelfnur-
-LifeLoveBeauty
Feyzahyunah
Selin Grimmjow
Damla Yaver
Damla Yaver
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder