ÇOK GÜRÜLTÜLÜ YALNIZLIK
Doğru düzgün dinlenmesi bile yok. Başrolde oynadığı tüm TV dizileri başarılıydı ve film sektöründe de açıkça güzel eğilimlerde bulundu. Ancak, dünyanın herhangi bir yerinde nadir bulunan bir yıldız olarak, aktör durmaksızın yorgunluğundan ve yalnızlıktan bahsetti - Lee Jongsuk'la öğlen 3'deki görüşmenin bir kaydı.
S: Lee Jongsuk şimdi tahminlerimizi aşan bir aktör haline geldi. Aslında bizi en çok şaşırtan şey, Lee Jongsuk'un hayallerini başarabilmiş olması.
C:Esasen, şu anda veya o zamanlarda gelecek ile ilgili çok şey düşünüyorum. Şu andaki ve gelecekteki istikametim hakkında. Lee Jong Suk denilen bu benlik de.. Bir çok çalışmalarının incelemesi yapıldı. Her gün Lee Jong Suk ile ilgili pek çok yansıması yapılır. Lee Jong Suk'un kendisi olarak adlandırılan kişiye gelince, bir adım geriden daha dikkatle bakmaya çalışın.
S: Bir aktör olarak. Ayrıca da normal bir insan olarak mı?
C: Röportaj yapılırken bu tür sorular sıkça soruluyor değil mi? Kendimin güçlü olan veya benim güçlü olmasını istediğim noktalarım hakkında. Elbette, pek çok zayıflıktan bahsedebilirim, ancak güçlü noktalarım hakkında konuşmak için uzun süre düşünmeye ihtiyacım var.
S: Peki, keşfedebildiniz bari?
C: Evet ... Beynim iyi görünüyor.
S: Yönetmen Park Hoonjeong, akıllı olmanın Lee Jongsuk'un avantajının olduğunu söyledi. Çok akıllı bir aktör olduğundan neredeyse kesin duyguları verebiliyorsunuz.
C: Her zaman değil, Düşmanın çizgilerine, ritimlerine, ifadelerine ve desibellerine göre anlık tepki vermek için hayvan duyusu diye bir şeye sahip olmak gerekmez mi? Ben o tür oyuncu değilim. Analizlere göre hareket edersek süper akademik biriyimdir. Karakterler aslında sadece duyguları izleyerek sergilenmelidir, ancak benim dışarıda peşinde koştuğum bölüm çok fazlaydı...(düzgün oynayabilmek için pek çok bölüm izlediğinden bahsediyor.)
S: Kıdemli oyuncu Kİm Myeong min'le oynadıktan sonra farklı hislerin olmuştur, çünkü gerçekte izleyenleri fethetmek için oyunculuk becerilerini iyi kullanan biri o.
C: Sunbae gerçekten tek bir süre için hiçbir zaman senaryodaki sözlerini kaydırmadı ya da unutmadı. Oyunculuk döneminde karakteri canlı kılmak için çok çaba harcadım pek çok oyunculuk tekniği denememi istedi, bu nedenle kıdemlilerin söylediği gibi yaptım. "Sunbae, burada nasıl daha iyi hareket edeceğimi bilmiyorum? "gibi bir çok soru sordum.
S: Gerçekten nasıl yapacağını bilmediğin için mi sordun?
C: Evet. Çünkü dizilerin duygularına aşina olduğum için bazen oyunculuk çok stereotipik (klişe gibi bir anlamı var) olurdu. Ayrıca ımm, falanca ifadeyi kullanmak şu andaki durumu göstermek için yeterli olurdu gibi hissedebilirdim. Ama öylece dursun istemiyorum. Sadece stereotipimden sıyrılmanın bir yoluna ihtiyacım vardı. Cevabı bulamadım, bu yüzden ona gittim ve ona danıştım.
S: En derin izlenimin ne oldu sana verdiği talimatlar arasından?
C: Dikkatle konuşan biri olması. Bu oyun,duygusal patlamayı gerektiriyordu. Ancak bu şekilde davranmak biraz abartılı olurdu ve gücününün yetmeyeceğinin görülebileceği zamanlarda "Ne yapmalıyım? "türünden sorularla ona gidince, Sunbae'm" Böyle bir his yok mu, biliyor musunuz, böyle olmamalı, bu noktada böyle kaslar kullanmak duyguları daha fazla yoğun hale getirecektir " gibi, bunlar çok pratik cevaplar veriyordu.
S: Bu film, "While You Were Sleeping"den daha önce mi bitti? Bu iki karakter tamamen farklı tarzdaydı
C: "While You were Sleeping"in başında çok şaşırdım. Profilimde bazı değişiklikler yapmak için çok uğraştım, ancak öyle orijinal görüntüye daha yakın olduğuma karar verdim.
S: Fakat bazı noktalarda bu, oyunculuk sıkıntısını gidermektedir. Ve şu an eskisinden daha rahat hissediyorsun değil mi?
C: Hala stresli hissediyorum. Yazar Park Hye Ryun ile üçüncü işbirliğimiz. Yazar Park'ın hayranı olarak, oyunlarını çok seviyorum. Bununla birlikte, bugüne kıyasla farklı bir rol oynamalıyım. Aynı yazarın dramına ve geçmişe benzer rol verme rolü, yazara saygısızlık gibi geldi. Bununla birlikte, filmi alma sürecim aslında ilginçti. Tamamıyla önceden üretilmiş bir dizide oynamak benim için ilk kez oluyor. Geçmişte, izleyicilerin karşısındaki tepkisini temel alarak ayarlamalar yapabilir ve bir sonraki bölümde zayıf noktalarımı iyileştirebilirdim. Ancak, benim için tek seferde çekimleri bitirip kenara çekilmek biraz yabancı geldi. Tıpkı başkalarının TV Dizilerini izlemek gibiydi.
S: Gerçekten çok ince bir düşünce, kendinizle ve duygularınızla gerçekçi bir şekilde konuşan bir kişisiniz.
C: Sanırım her bir iş beni büyütüyor. Yalnızca oyunculuk becerilerimi değil, aynı zamanda bir şahıs olarak benim davranışlarımı çok kârlı hale getirdiklerini düşünüyorum.
Kendini başkalarıyla karşılaştırmaya başlamak, fakirlikle sonuçlanır .Astlarımdan dolayı uyarılırdım ve her periyotta bu böyle geçti. Ne zaman sorulduğun da her zaman böyle oldu. Nedenini gerçekten bilmediğimi sanıyordum. Ancak güçlü hissetmek için elimden geleni yapmak istiyorum, yüzümü kaybetmek istemiyorum.
S: “Daha belirgin yüz hatları olan aktörler mükemmel
yaşlanacaklar ama benim yüzüm öyle değil.” demiştin. Hala aynı mı düşünüyorsun
?
C: Evet bu düşüncem hiç değişmedi. Birisi oynamadan yan
profilinden bile baskı hissedilebilir mi? Örneğin Kim Myung Min sunbaenin
ağzında sigarayı tutarken birine küfür ettiği sahne vardı. Ben de yapabilirim ama aynı hissi verir mi? Benim
makineleşmiş oyunculuğum var ve sınırları aşmak için bazı oyunculuk
yeteneklerini kullanmam gerek. Ancak ne yazık ki oyunculuğum yeterli değil.
S: Aktörün oyunculuk yeteneği doğrudan ve dolaylı
tecrübelerden gelir, çıkışınızdan sonra dinlenmeye zamanınız olmadı, değil mi?
Böyle zamandan mutlu oldunuz mu?
C: Tabiki
S: Ancak geçmişe baktığımızda bitkin görünüyordunuz.
C: Şu zamana kadar TV
aracılığıyla, diğer TV dizileriyle, sunbaelerin oyunculuk ve drama dünyasına
bakarak, bu duygularla dolaylı bir deneyim kazanıyorum. Şimdiye kadar bu
duygulara dayanarak oynadım. Şimdi 20’li yaşların sonunda olarak bir çok benzer
şey yaşadım ama aslında Lee Jong Suk’un çok fazla deneyimi yok.
S: Oyunculuğunun yeterli olmadığında ne hissederdin?
C: Şu ana kadar biriktirdiğim değerli birikmiş
deneyimlerimin kaybolduğunu düşünebilirdim. Bu nedenle son zamanlarda Lee Jong
Suk’un kendisi olarak bazı küçük deneyimleri göz önünde bulunduruyorum. Aktör
olarak değil Lee Jong Suk olarak kendimi hiç düşünmedim sanırım
.
S: Seyahate çıktın değil mi? Bu sefer “Esquire” YSL ile birlikte Paris’e geldin.
C: YSL (Yves Saint Laurent) moda şovuna katıldıktan sonra
annem, erkek kardeşim ve kız kardeşimle Luzern ve Roma’ya gittim. Arabalar ya
da rehberler yoktu sadece gezi broşürleri vardı. İlk defa böyle bir gezi deneyimim oldu.
Yorucu olmasına rağmen çok fazla yürüdüm bu his çok güzeldi. Küçük erkek
kardeşim ve kız kardeşim benimle bir daha asla seyahat etmeyeceklerini söyledi.
S: Neden?
C: Vatikan ya da
Asya’dan bazı yerlerde insanlar beni fark edebiliyor. Bu ailemi rahatsız
ediyor. Beni fark ettikten sonra fotoğraf çekilmek istiyorlar bu yüzden ailem
yanımda stres oluyor.
S: Paris hakkında ne düşünüyorsun?
C: Bir şey kesin ki önceden modeldim ve onlar Koreli
modellerin doğrusu daha iyi yürüdüklerini söylediler. Ama aynı zamanda bir çok
kısa model de bulunuyordu. YSL’in tasarımcılarının değişmesiyle hisler de biraz
değişti. Her zaman YSL’i sevmişimdir ve bu sefer kedi yürüyüşü gösterisi
özellikle Eyfel Kulesi arka planı gerçekten harikaydı.
S: Bu aynı zamanda arkadaşlarınla da ilk seyahatindi değil
mi?
C: Ah, Jung Hae In ve Shin Jae Ha ile beraber Japonya’ya
gittim. Bu nedenle “While You Were Sleeping” dizisinin çekimlerini bitirdikten
sonra çok fazla deneyim yaşadım. Aslında seyahat etmeyi seven biri değilim.
Otele gittiğimde bile takılmaya dışarı çıkmış gibi hissediyorum bunu güzel
buluyorum sonuç olarak da otelde kalıyorum.
Ancak seyahat bu sefer Japonya’da ünlü tüm yerleri dolaşmaktı ve oradaki
yemekler güzeldi vs
S: Japonya’da fanlarınla karşılaştın mı?
Bu biraz tuhaftı. Eğer yanımda olsalar şaşırabilirdim ve
baskı oluşurdu.
S: Lee Jong Suk bundan zevk alıyor mu?
C: Sanırım bu katlanmam gereken bir şey.
S: Bu ikna edici. Oyunculuk sadece açık görüşle başarılı
olabilir.
C: Bu farklı kişisel yönelmelere göre farklı olacaktır.
Utangaç olduğum için çok fazla dışarı çıkmazdım ama şimdi gezmeye çalışıyorum.
Buna adapte olma safhası diyebilir miyiz?
S: Eğer Lee Jong Suk’u bir tren olarak düşünürsek şuan ki
durağından memnun musun?
C: Bu soyut bir soru.
S: Her durakta durmana rağmen sadece saniye duruyor gibi gözüküyorsun. Yayınların
içindekiler de acele ediyor “ İnen yolcular hızlı olmalı ve binen yolcuların da
hızlı olması gerekiyor!” Eğer yolunu değiştirirsen belki başka bir manzara
çıkar. Sadece yolunu yavaşlatıyormuş gibi
C: Evet benim de şu an tam olarak düşündüğüm bu
S: Ancak yavaşlaması kolay değil. Nakliye treninin kendi
hızında anıları olacaktır.
A: Endişeliyim. Dürüst olmak gerekirse şu sıralar en çok
kahve dükkanım ( Sinsa-dong’da 89 Mansion)
ile ilgileniyorum. Tüm aklım orada. Bu yeni ve ilginç. Bu kadar çok bira
çeşidinin olduğunu bilmiyordum ve sadece yolcuların geçerken içinde
dinlenebileceği ve aynı zamanda eğlenebileceği bir mekan yapmak istedim.
Haberler kafe açılmadan önce yayıldı ve fanlar ortaya çıkmaya başladı. Ah,bu
işe yaramayacak” Diye düşündüm
S: İnternette araştırdığımızda Lee Jong Suk’un kafesini
bulabiliyoruz.
LJS: Bir anlamı yoktu ama kafe açılmadan 2-3 hafta önce
insanların haberdar olmasını istemedim. Çaylakken arkadaşlarımla buluşmak ve
sıradan bir hayat sürmek adına, gözlerden uzak, kendime ait bir kafemin olmasının hayalini
kuruyordum. Ama nedense bu hayalimi
gerçekleştirmem zorlaştıkça kafam da karışmaya başlamıştı.
S: Hayranların senin için ne ifade ediyor?
LJS: Benim için çok anlam ifade ediyorlar. Onlardan asla
geri alamayacağım bir şeye sahipler.
S: Çok kısa zaman önce bir fan buluşması düzenledin.
LJS: Belirlediğimiz bir yerde hayranlarımla buluştum,
onların desteklerini ve sevgilerini iliğime kadar hissettim. Bu sefer,
buluşmamızın başında onlara şarkı söyledim ve söylerken ağlayacağımı hissettim.
Onlarla kafede buluşmamız daha farklı bir şey. Çok yakın bir zamanda Çinli bir
hayran geldi ve beni gördükten sonra sessizleşip kamerasını çıkardı ve bu gayet
anlaşılabilir bir durumdu. Ama kafeye gelenler arasında Lee Jong Suk’u sevenler
olduğu gibi sevmeyenler de var ve bu durum, Lee Jong Suk’u sevmeyen
müşterilerin canını sıkabilir. Bu durum, beni biraz endişelendiriyor. Hayranlarım kafedeyken ortalıkta gözükmemem
daha iyi olur bence. Ne yapmalıyım?
S: Hayalleri olan bir adam, hayallerini kovalarken
bazı gerçeklerden taviz verir ve bu
durum her zaman çelişkiyi beraberinde getirir.
Örneğin, çalışırken roman yazan bir adam yaptığı işin ona güvence vermesini
ister ama bu sefer de asıl isteğinden mahrum kalır. Bunun sonucunda geri kalan
hayatını hep endişe içerisinde geçirir. Oturup düşündüğünde, geçmişte kurduğun
hayaller gözünün önünde yanıp sönüyor mu? Sende, bir tarafını yaşatırken diğer
tarafını kaybediyor musun?
LJS: Bunu gerçekten çok güzel ifade ettin. Bunun gibi birçok
şeyim var. Çok klişe olacak ama para ve ünüme karşılık özgürlüğümü
kaybediyorum. Neyi kaybettiğimi sorarsan, gençliğim diyebilirim. Bir takım
çalışmasında yer almayı tecrübe edemedim, neredeyse 30’uma gelmeme rağmen görücü
usulü bir randevuya çıkamadım mesela. Bu seyahatimde, küçük erkek kardeşim ve
kız kardeşim Google’da bir iki araştırma yapıp Uber taksiyi çağırdılar ve
anında dışarıya çıktılar. “Bunu nasıl yaptınız?”, “Gerçekten inanılmazsınız”
diyerek onları övdüm. Halbuki inanılmaz bir şey yoktu ortada.
S: Peki, Lee Jong Suk bir aktör olmasaydı, gençliği nasıl
geçiyor olurdu?
LJS: Birkaç gün önce, İsviçre’den İtalya’ya uçakla giderken
bir saat boyunca bu sorun üzerine düşündüm. Lee Jong Suk, şu an gördüğümüz kişi
olmasaydı, muhtemelen oyuncu olma hayali kuran bir öğrenci olacaktı. O zamanlar
kurduğum hayallerime minnettarım. 21 yaşımda çıkış yaptığımda ve oyunculuk
üzerine yoğunlaştığımda, “sıkı çalıştığım sürece başarılı olabilirim” diye
düşünmeseydim belki de şu an oyuncu olma hayaliyle yanıp tutuşan ama herhangi
bir temeli olmayan biri olacaktım.
S: Çoğu insan, gençliğin
zayıf ve sınır tanımayan bir dönem olduğunu düşünüyor, ama böyle
düşünmeyenler de mevcut. 20li yaşlarına gidelim mi desem, ne dersin?
C: Sanırım reddederim. Mal mülk ile ilgili soruların içi
boş aslında. Ancak emin olduğum tek şey, şu sıralar hayatımın eğlenceli geçiyor
olması.
S: Şarap içmende bir sakınca yok. Yorgun musun?
LJS: Ne söyleyeceğimi bilemiyorum. 30’unu aştığında
bilinmeyene doğru yol alıyor gibisin.
“30’una yaklaştın” cümlesini duyduğumda hüzünleniyorum. Aslında bir fark
olmadığını biliyorum. 30’una girmek nasıl bir duygu?
S: Gittikçe hassaslaşıyorum. Geçmişe dönüp baktığımda
zamanımın hep sıkıştırılmış olduğunu hissediyorum ve bu sanki bir yıl ya da bir ay önce olmuş gibi geliyor
bana.
LJS: Son zamanlarda kafam net. Dizim yayınlanıyor ve
geleceğim hakkında daha çok düşünmeye ihtiyacım var. Uyumak istesem bile
uyuyamıyorum. “Son zamanlarda nelerle meşgulüm” diye düşünüyorum ama aklıma bir
şey gelmiyor. Sadece yorgunum. Bir şeyler hakkında endişeli gibiyim ama ortada
endişe edilecek bir durum yok. Son zamanlarda gecelerim böyle geçiyor. Eve geldiğimde
yemek masasına oturup, düşüncelere dalıyorum.
S: Bir sabah annen tarafından korkutuldun.
LJS: Sabah 7 civarı mutfakta su içiyordum. Annem geldi ve
beni korkuttu. Haha, son zamanlarda böyleyim. Ancak mutlu ve minnettar
hissediyorum.
S: Televizyon izlerken oyunculuğunu geliştiriyor musun?
LJS: Artık alışkanlık oldu. Son zamanlarda canlı yayınları
izliyorum sonra başa sarıp tekrar izleyip öyle uyuyorum. Kendi oynadığım dizileri izlerken kafam sorularla
doluyor. Normal, sakin hayatıma dönmek istiyorum. “Tempature of Love” dizisini
izlemek istiyorum ama kendimi biraz kısıtlıyorum.
S: Neden?
LJS: Hiç duygusal sahne olmamasına rağmen 1. bölümü izlerken
ağladım. “Ah bunu izleyemem, tüm bölümler gelince izlerim” deyip kapattım. Acaba son zamanlarda çok yalnız olduğumdan
dolayı mı böyleyim?
S: Yorgunluğunun ve bıkkınlığının üstünden kendin
gelebilirsin ama yalnızlığın...
LJS: Aslında ‘yalnız’ hissediyorum. Anneme birçok sefer;
“Anne, yalnız hissediyorum. Gerçekten çok çok yalnız hissediyorum. Evlilik bunu
çözer mi? ” diye sordum.
S:Yoon Kyun Sang yapayalnız olan Lee Jong Suk için gerçekten iyi bir kardeş,Three Meals A Day'i izledikten sonraki düşüncelerim bu şekilde
.
C:Evet,o gerçekten kibar birisi.
S: Peki yalnızlığınla ilgili ne dersin?
C:Yoon Kyun Sang benim için çözemiyor.
S:Seni rahatsız ediyor ve yinede çekimi bitirip tekrar izlediğinde ne yapacağını bilmiyorsun.
C:Evet,kendimi geliştirmeliyim çünkü mükemmel değilim.Her gün yalnız hissediyorum ve mutsuzum.Mükemmel olmak istiyorum ama yapamıyorum. Mükemmel bir aktörle tanıştığımda deli oluyor,hayranlık duyuyor ve kıskanıyorum.
S:Yakın zamanda sana benzeyen aktör kim?
C:Özellikle aktör Jung Haein'i beğeniyorum ve o çok yakışıklı. Gerçekten yakışıklı. Her gün ona "Hadi yüzümüzü değiştirelim mi? " diye söylüyordum. Onun Gyungsang ile ortak yanı var. İkiside benden sadece bir yaş büyük. Ama aslında onlar ağabey olduklarını düşünüyorlar. Oyunculukta onların üstü olsamda, kıdemli hayata geldiğinde o daha çok konuşur ve ben küçük kardeş gibi olurum. Gerçekten nasıl daha iyi rol yapacağım konusunda kafam çok karışık.Üstlerim hep rol yapmanın gittikçe daha da zorlaşacağını söylediler.Bu cümleyi şimdi daha iyi anlıyorum. Kendime karşı çok sessizim.Kelimelerim bu röportaj için işe yararmı?
S: Tabikide.
C: Aktör Lee Jong Suk'la karşılaştırarak, Ben kendi ropörtajımı yapan Lee Jong Suk'um. Bu Beni şaşırttı. "Evet,sadece öyle" dedikten sonra cevapladım ama belirli ve net bir cevap gibi görünmüyor. Kafam karıştı ve korkuyorum. Taslağı yazarken kafanız karışmış gibi hissedeceksiniz.
S: Centilmen kelimesi hakkında düşüncelerin nelerdir?
C:Ya senin?
S: Üç nokta.Her gün daha iyi bir erkek olmak isteyen tutum.Tek başına kalınca bile yalnız hissetmeyen bir adam.Kadınlara karşı nazik.
C:Wow. Ben de böyle düşünüyorum. Bu gerçekten biçilmiş kaftan. Ah! Bence en önemli şey kendine değer biçmemek. Sohbet boyunca,bu tarz bir insan olduğuma karar verdim ve benim kişiliğim de bu şekilde. Kendini yargılamak doğru değil çünkü kendini rasyonelleştirmiş oluyorsun.Annemi ve arkadaşlarımı gözlemleyerek kendim için daha net bir bilgiye sahibim.Sonuç olarak,ilk şey kendini yargılama,ikinci şey ise karşı cinse saygı için sadece tek bir kişiyi sev.
S: Şimdiye kadar yeterince iyi dinlenemedin. Şu an uyuman mı gerekiyor?
C: Bugün.. Saat beşte toplantım var.
ÇEVİRİ : KYelfnr
LifeLoveBeauty
feyzahyunah
Grimmjow Selin